Cumartesi, 19 Haziran 2010 06:41
Tuba Büyüküstün ile Cansel Elçin’in başrolünü oynadığı “Gönülçelen” dizisinde yaprak dökümü yaşandı.
Atv’de yayınlanan “Gönülçelen” dizisinin oyuncu ve senarist kadrosunda büyük değişiklikler yaşandı. Geçen ay Tuba Büyüküstün’ün babasını canlandıran Ünal Silver, senaryoya çalışmadan geldiği için ekibin beklemesine neden olan Cansel Elçin’in sette üzerinde yürümüş, ardından da diziden ayrılmak istediğini belirtmişti.
Silver yaptığı anlaşma biter bitmez, diziden ayrıldı. Silver sezon finalinde yolculuğa çıkarıldı. Bu gelişmenin arkasından dizinin yapımcısı Cengiz Çağatay görevini bıraktı, ardından aynı zamanda dizinin müziklerini de yapan Kıraç’ın oyuncu eşi Ayşe Şule Bilgiç, ekibe kızıp çekiminin olduğu gün sete gitmedi. Ardından Cansel Elçin’in annesini canlandıran Ayda Aksel de, yeni bölümlerde oynamak istemediğini ekibe iletti.
Yeni ekiple yola devam
Yönetmen Cevdet Mercan da sinema filmine başlayacağını söyleyip sezon finalini çektikten sonra diziyi bıraktı. Dizinin yazarları Nilgün Öneş, Gül Dirican ve Sertaç Ergin de “Gönülçelen”i yazmama kararı aldı.
Diziden ayrılanlar “Çok sorunlu bir setti. Ortam huzurlu değildi” yorumu yaptı. Yapımcı şirket Sis Yapım ise yeni yayın döneminde yönetmen olarak dizinin ikinci yönetmeni olarak görev yapan Serkan İpekören ve senarist olarak da Muharrem Buhara ile yola devam etme kararı aldı.
Kanyonda Yemek
Salı, 15 Haziran 2010 12:26
Kanyon'da bilek çek
'Gönülçelen' dizisinin başrol oyuncuları Cansel Elçin ve Tuba Büyüküstün, arkadaşlarıyla Kanyon'da yemek yedi! Elçin, neşeli sohbet sırasında, Tuba'nın bileğini tutup, derdini anlatmaya çalıştı.
Yeni Sezonda Burhan Olmayacak
Cumartesi, 12 Haziran 2010 12:54
Atv’nin iddialı dizilerinden "Gönülçelen"de Tuba Büyüküstün’ün babası Burhan rolünü canlandıran usta oyuncu Ünal Silver de yeni dönemde dizide yer almayacak.. Silver bir süre önce başrol oyuncusu Cansel Elçin’le sette kavga edince yeni dönem için sözleşmesini uzatmadı ve diziye veda etti.
Dizi Setinde Büyük Korku Yaşandı
Cumartesi, 12 Haziran 2010 11:11
Gönülçelen’in ‘Hasret’i Tuba Büyüküstün ile ‘Murat’ı Cansel Elçin önceki gün sette büyük bir tehlike yaşadı.
Yüksek gerilim hattına çok yakın olan bir benzin istasyonunda yapılan çekimler sırasında kameralar patladı. Olay sırasında Tuba Büyüküstün ile Cansel Elçin çok korktu.
Romanları Yansıtan Tek Gerçek Dizi
Salı, 08 Haziran 2010 09:48
Roman oyunculardan Tuba Büyüküstün'ün başrolündeki Gönülçelen'e övgü.
'Balat'ta çekilen 'Gönülçelen' dizisi, pek çok Roman'ın oyuncu olmasına zemin hazırladı. Dizinin yan rollerinde oynayan Romanlar, hallerinden çok memnun görünüyor
atv'nin sevilen dizisi 'Gönülçelen'de rol alan Romanlar, dizinin gerçek dünyalarını anlatan tek proje olduğunu söyledi. Sabah'ın haberine göre çekimlerde hem eğlendiklerini hem de keyifli vakit geçirdiklerini belirten Roman oyuncular, "Tuba Büyüküstün, Umut Kurt, Günay Karacaoğlu ve diğer oyuncular bizi olduğumuz gibi yansıtıyor" dedi.
İki Ünlü Dizi Arapça Altyazı ile Youtube Zirvesinde
Cumartesi, 08 Mayıs 2010 08:44
Atv'nin iki sevilen dizisi 'Gönülçelen' ile 'Aşk ve Ceza'nın İngilizce'den sonra Arapça altyazılı fragmanları da youtube'da büyük ilgi gördü. Dizi oyuncularının Arap ülkelerindeki hayranlarının sayısı da gün geçtikçe artmaya başladı.
İngilizce altyazılı bölümleri binlerce kişi tarafından takip edilen iki dizinin de, Arap ülkelerinde yoğun ilgi görmesi üzerine; Arapça altyazı olayı devreye girdi. Tuba Büyüküstün ve Murat Yıldırım'ın Ortadoğu'daki hayranlarının yoğunluğu; dizi fragmanlarının youtube'da binlerce kez tıklanmasına neden oldu.
Dizinin 11. Bölümü 14 Mayısta Yayınlanacak
Cuma, 07 Mayıs 2010
Gönülçelen dizisinin yayından kaldırılma gibi bir durumu söz konusu değil, zaten bu kadar çok izlenen ve reyting alan bir dizinin yayından kaldırılması oldukça mantıksız olurdu. Dizinin bu hafta yayınlanmayacak olması, “acaba yayından kaldırılıyormu?” “kanalmı değişiyor?” gibi endişelere sebeb oldu, fakat Asis yapım ve Atv’den yapılan açıklama endişeleri giderdi.
Tuba Büyüküstün daha önce ingiliz model Amber Le Bon ‘un oynadığı reklam filminde oynamak için şu anda yurt dışında, reklam filmi orta doğuda birçok arap ülkesinde yayınlanacak.
Bazı sahneler çekilemediğinden dolayı on birinci bölümü 14 Mayısta Atv ekranlarında izleyebileceğiz.
Dizinin yayından kaldırılma ve kanal değiştirme gibi bir durumu söz konusu değil.
Tuba Büyüküstün'ün Erkeklere Karşı Silahı
Cumartesi, 01 Mayıs 2010 18:25
Gönülçelen dizisinde rol alan Tuba Büyüküstün, gönül çelme konusunda silahını açıkladı.
Roman kızı 'Hasret'i canlandıran Tuba Büyüküstün, Medyatik programına katıldı ve ilginç açıklamalarda bulundu: Ben kendimle barışmayı seçtim. En büyük silahım da hiç gönül çelmeye çalışmamak!
Yüksel Aytuğ'un Kanaltürk ekranlarında hazırlayıp sunduğu 'Medyatik' programının bu haftaki konukları, atv'de yayınlanan 'Gönülçelen' dizisinin oyuncuları; Tuba Büyüküstün, Günay Karacaoğlu, Ünal Gümüş ve Nadir Sarıbacak'tı. Deneyimli oyuncular, program boyunca kendileriyle ilgili samimi açıklamalar yaptı. Geçtiğimiz günlerde, bir Fikret Otyam tablosu aldığına dair haberlerle gündeme gelen Tuba Büyüküstün, tabloyu asmaya korktuğunu söyledi: "Tabloyu aslında yatırım için almadım. İlk görüşte beni çok etkiledi ve evimde olmasını istedim. Ama korkumdan daha asmadım! Düşürürüm, bir zarar veririm diye şimdilik öylece duruyor." Oyuncu, açıklamalarına şöyle devam etti:
BENİM DE KUSURUM VAR
* Hiç gönül çelmeye çalışmadım. Sanırım benim en büyük silahım hiç gönül çelmeye çalışmamak...
* Kendimde kusur buluyorum ancak, ben artılarımla ve eksilerimle buyum. Kendimi bu şekilde kabul edip, kendimi yaşamaya başladım.
* Bunu içine sindirince kusurların önemi kalmıyor. Ben kendimle barışmayı ve her şekilde bir bütün olmayı seçtim. Sonuçta ben buyum, yapacak bir şey yok.
* Biz bu dizileri yaparken, bu ülkenin şartlarına göre, bu ülke için yaptık. Sonradan Ortadoğu'ya satıldı ve ilgi gördü. Demek ki bazı evrensel duygulara hitap etmişiz ki, orada da sevildi. Ben işimi severek yaptığım için sevildiğimi düşünüyorum.
* Romanlar'ın, ne kadar gözlemlesek de anlamlandıramadığımız tarafları var. Mesela hiçbir duyguyu uzun süre içlerinde barındırmıyorlar. Çok yüksek yaşıyor ve bitiriyorlar. Farklı bir ruh halleri var. Bir Roman'ı oynamak kolay değil.
Sistem İstediği İçin Sesim Yok
Cumartesi, 01 Mayıs 2010 18:22
Cansel Elçin'den eleştirilere yanıt var
Elçin: Sistem istediği için sesim yok!
atv'nin sevilen dizisi 'Gönülçelen'de kendi sesini kullanmadığı için eleştirilen Cansel Elçin, konuyla alakalı ilk kez konuştu.
'Kırık Kanatlar', 'Hatırla Sevgili' ve 'Cennetin Çocukları'nda da kendi sesini kullanmayan Elçin, "Başta Türkçem düzgün değildi ama şimdi düzeldi. Sektör böyle istediği için kendi sesimi kullanmıyorum. Yoksa ben, kendi sesimden çok memnunum" dedi.
30 yıl yaşadığı Fransa'dan döndükten sonra sinema ve televizyonda yer alan Elçin, sinemada kendi sesini kullanabildiğinin altını çizerek, "Dizilerde işler çok yoğun. Seri üretim şeklinde gelişiyor. Ben konuşamadığım için değil; sistem öyle istediği için sesimi kullanmıyorum" diye konuştu.
Tuba Büyüküstün'ün Tek Amacı
Çarşamba, 28 Nisan 2010 06:45
Atv'nin iddialı dizisi Gönülçelen setinde hırs değil, neşe hakim. Büyüküstün'ün tek amacı dizinin hatasız olması.
Sabah yazarı Savaş Ay, ziyaret ettiği dizi setinde hem Tuba Büyüküstün ile sohbet etti, hem izlenimlerini kaleme aldı Gönülçelen dizisi seti bir yüksek okulun kantini ya da mezuniyet günü gibi sıcacık, dost- arkadaş ortamına benziyor.
Yorucu çalışmalara rağmen "bittim, sıkıldım" diyene rastlanmıyor.
Takım oyunu oynuyorlar çünkü. Hepsi başarıya giden yolun imeceden geçtiğinin ayırtında
Orada geçirdiğim saatlerde özellikle 2-3 şey çok dikkatimi çekti.
Önce mahalle bakkalının küçük kızı bir demet muz getirip sundu baş oyuncu Cansel Elçin'e.
Sonra çalışılan mekanın sahibinin küçük kızı da gelip Tuba Büyüküstün'le tanıştı, birlikte fotoğraflar çektirdi.
Daha önce bu ekipten çok elemanla çalışmış olan, Kasaba dizisinni kahramanı Talat Bulut ziyarete geldi seti. Pek rastlanır bir durum olmadığı için hoşuma gitti bu dayanışma.
Son olarak da Tuba'nın annesi Handan Hanım konuk oldu sete. Tuba, annesinin geldiğini görünce koşup sarıldı öptü onu.
Son ziyaretçi ise senaristlerden Gül Dirican oldu. Hepsi bize daha fazla rol yaz diye şaka yollu takıldı Gül'e. İlhan Şeşen, aralarda mırıldandığı melodilerle müzik ziyafeti çekiyor, sanat gurubu hata olmasın diye didiniyordu. Kıraç'ın da eşi olan usta oyuncu Ayşe Şule Bilgiç ise muziplikler yaparak güldürüyor herkesi.
Herkes işine sahip çıkıyor
Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin gibi son dönemin en sevilen oyuncularının rol aldığı "Gönülçelen" dizisinin setinde, reytinglerdeki zirve hırsından eser yok. Herkes, sadece işini yapıyor; tek amaç dizinin hatasız olarak ekrana gelmesi. Tuba Büyüküstün'e gelince... Genç oyuncu, sadece güzelliği ve performansıyla değil; eğitimi, zekası ve zarifliğiyle de sahip olduğu şöhretin şans olmadığını gösteriyor.
Alışveriş Hayalleri Suya Düştü
Perşembe, 22 Nisan 2010 16:24
Tuba Büyüküstün ile Cansel Elçin alışverişe çıktılar ama...
Alışveriş yasak!
Reyting rekorları kıran atv'nin sevilen dizisi 'Gönülçelen'in başarılı oyuncuları Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin önceki gün Kanyon'da turladı.
Çekimlerden fırsat bulup stres atmaya giden ikili, hangi mağazaya girdiyse senaryoyla ilgili soruyla karşılaştı.
İki oyuncunun alışveriş hayali böylece suya düştü.
Helal Sana Tuba Büyüküstün
Pazar, 18 Nisan 2010 07:43
Gönülçelen dizisinde Edip Cansever'in şiirini Hasret okudu...
Masa da şad oldu ha!
MESUT YAR - POSTA
Gönülçelen (atv) sanırım istemeyerek de olsa büyük bir iyilik yaptı izleyiciye. Yıllar önce sonsuza yürüyen büyük usta Edip Cansever’in Masa (Masa da masaymış ha) şiirini Hasret (Tuba Büyüküstün) kızımıza okuttu...
Her ne kadar Hasret şiiri diksiyon öğrenme sevdasına katletmiş bile olsa, büyük şaire yapılan bu göz kırpma benim gibi şiir aşıklarını coşturdu. Helal olsun diyelim...
Bir dahaki sefer olursa da kafadan isteğimizi not düşelim. Can Yücel ustamızdan geliyor; Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim...
Günay Karacaoğlu, Gönülçelen'deki rol arkadaşını çok beğeniyor
Cuma, 16 Nisan 2010 09:11
Tuba Büyüküstün'ün oyunculuğunu övdü
Cuma akşamları atv ekranlarında yayınlanan 'Gönülçelen' dizisinde 'Gülnaz' karakterini usta oyuncu Günay Karacaoğlu canlandırıyor.
Günay Karacaoğlu, dizide kardeşini canlandıran Tuba Büyüküstün'ü çok başarılı buluyor.
Karacaoğlu, "Tuba ondan beklenenleri çok iyi karşıladı. Çok ters bir rol oynadı. Bambaşka bir karakter canlandırıyor. Bakışı, hareketleri ve şivesiyle çok rahat... Seyirci Türkiye'de maalesef hep izledikleri karakterlerin devamlılığını istiyor. Ama Tuba ters tokat attı ve çok başarılı oldu. Eli belinde Çingene kızını oynamak onun kalıplarına göre zor bir şey... O kadar güzel, boylu poslu ve incecik olup birden "Muhallebi çocuğu!" diye bağırması ve onun hakkını vermesi gerçekten büyük bir başarı... Tuba seyirciyi sevindirerek şaşırttı. Kendisini çok başarılı buluyorum" diye konuştu.
Gönülçelen Eski Şarkıları Hatırlattı
Perşembe, 15 Nisan 2010 05:48
Diziler sayesinde eski şarkılar yeniden moda oldu.
Merve YURTYAPAN / SABAH
'Gönülçelen', 'Kalp Ağrısı' ve 'Ezel' dizilerinde çalan üç eski şarkı, uzun yıllar sonra yeniden gündeme geldi. Youtube'a yüklenen şarkı videoları, yüzbinlerce kişi tarafından tıklandı. Atv'nin sevilen dizileri 'Gönülçelen', 'Kalp Ağrısı' ve 'Ezel'; yıllar öncesine ait üç şarkıyı yeniden gündeme getirdi. 'Bir Elmanın Yarısı', 'Mazi Kalbimde Yaradır' ve 'Bir İhtimal Daha Var', dizilerde yer aldıktan sonra youtube'da binlerce kez tıklandı.
'BİR ELMANIN YARISI'
Mersinli İsmail'in 1989'da söz ve bestesini yazdığı 'Bir Elmanın Yarısı'; 'Gönülçelen'de çalındıktan sonra dillere dolandı. Kolektif İstanbul'un 2008'de çıkardığı 'Krivoto' albümünde de yer alan 'Bir Elmanın Yarısı', yeniden gündeme gelince, youtube'a yüklenen videoları kısa sürede 100 binden fazla kişi tarafından tıklandı. 'Kalp Ağrısı' dizisinde çalan 'Mazi Kalbimde Yaradır' şarkısı da, kısa sürede dikkat çekti. Bu hafta yayınlanacak bölümüm fragmanında da yer alan şarkı; 1928 yılında Necip Celal Andel tarafından bestelenmişti. Sözlerini Necdet Rüştü Efe Tara'nın yazdığı 'ilk Türk tangosu'; 1932 yılında Seyyan Hanım tarafından yorumlanmıştı.
'BİR İHTİMAL DAHA VAR'
Atv'nin reyting rekortmeni dizisi 'Ezel'de geçtiğimiz haftalarda Ramiz Dayı tarafından gündeme getirilen 'Bir İhtimal Daha Var' adlı şarkı; sanal ortamda tıklanma rekoru kırmıştı. Şarkının youtuba'a yüklenen videolarını 50 bin kişi dinlenmişti. Bestesi ve güftesi Osman Nihat Akın'a ait olan 'Bir İhtimal Daha Var'ı geçmişte; Hamiyet Yüceses, Zeki Müren, Kamuran Akkor, Safiye Ayla, Nigar Uluerer gibi usta yorumcular seslendirmişti
Tuba Büyüküstün'ün Uğurlu Gecesi Cuma mı?
Çarşamba, 14 Nisan 2010 06:02
Tuba Büyüküstün'ün uğurlu gecesi Cuma mı?
Ihlamurlar Altında ve Asi dizileriyle parlayan Tuba Büyüküstün, yine cuma geceleri ekranda olacak.
Büyüküstün'ün rol aldığı, hayranlarının merakla beklediği Gönülçelen dizisi başlıyor.
Dizinin Cuma günleri yayınlanacak olmasına dikkati çeken Posta gazetesi televizyon eleştirmeni Mesut Yar, ünlü oyuncunun rol aldığı Ihlamurlar Altında ve Asi dizilerinin de yine cuma günleri yayınlandığını hatırlattı.
"Tuba Büyüküstün’ün şanslı gecesi cumaydı diyebiliriz..." diye yazan Mesut Yar, Çok sıkı bir kadroyla gönlümüzü çelme niyeti var yapımcıların" diyor.
Tuba için sokak çiçekçilerinden yardım alınsın
Tuba Büyüküstün'ün canlandırdığı roman karakteri Hasret için bir tavsiye var.
Sabah gazetesi televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ, Tuba Büyüküstün'ün Hasret karakterini büyük bir başarı ile canlandırdığını belirttiği yazısında, bir de uzman tavsiyesinde bulundu.
İşte o yazı:
"Dizi dünyamızın yeni fenomeni "Gönülçelen"de Tuba Büyüküstün'ün büyük bir başarıyla canlandırdığı "Hasret" karakteri, Roman vatandaşların da gözdesi haline geldi. atv Ana Haber, Dünya Romanlar Günü'nde Tuba'yı alıp, sokak çiçekçileriyle sohbet ettirmiş. Tuba'yı gören, çığlığı bastı, boynuna sarıldı. "Sayende çiçek satışlarımız arttı be abla" diyenler oldu. Muhabir, "Nasıl buluyorsun Tuba'nın oyunculuğunu?" diye sorunca, çiçekçi kadın bizimkini şöyle bir süzüp, "Valla çok güzel oynar be. Ama çekirdek çitleyip, sakız çiğnerken şöööle daa bi avalı olması lazım" dedi. İşte size "uzman" eleştirisi... Ben sevgili Tomris Giritlioğlu'nun yerinde olsam, sokak çiçekçilerinden oluşan özel bir "sanat danışmanlığı kurulu" oluştururdum!.. "Mis gibi" olurdu valla!.. "
Gönülçelen Dizisine Romanlardan Tepki
Salı, 13 Nisan 2010 10:59
Bursa Roman Kültürü Araştırma Geliştirme Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Efkan Özçimen, dizilerle ilgili kendilerine çok sayıda şikâyet ulaştığını, dernek olarak bu şikâyetleri RTÜK'e ulaştıracaklarını söyledi.
Romanların, televizyon dizilerinde görgüsüz, kültürsüz olarak lanse edildiğini, bunun da toplum üzerinde olumsuzluklara yolaçtığını anlatan Dernek Başkanı Efkan Özçimen, “Bugün Başbakan bile ‘Romanlar benim kardeşim’ derken, bakıyorsunuz halen bir kesim bize negatif bakıyor. Biz kardeşiz. İnsanın insandan üstünlüğü yoktur. Halen bazı dizilerde Romanlar aşağılanıyor. Diziler de Roman vatandaşlar konusunda daha hassas davranmalı. Diziler, filmler birer kurgudan ibaret, hiçbiri gerçek değil, ancak yine de Romanlar farklı lanse edilmemeli. Hırsızlık neredeyse bütün dizilerde olan bir sosyal hadise. Ancak tüm hırsızlıkların Romanlar yapıyormuş gibi gösterilmesi son derece yanlış” dedi.
Roman dizileri, Karadeniz dizileri, Doğu bölgesinde çekilen diziler ya da Ege dizisi çeken veya çekecek yapımcı ve yönetmenlerin son derece duyarlı olmasını isteyen Özçimen, bu tür bölgesel dizilerin çok eleştirildiğini kaydetti. Bursa Roman Kültürü Araştırma Geliştirme Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Efkan Özçimen, dizilerle ilgili kendilerine çok sayıda şikâyet ulaştığını, dernek olarak bu şikâyetleri hukuk dilinde yazılan bir dilekçeyle resmi kanaldan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) ulaştıracaklarını söyledi.
DERNEK ŞİKÂYET DİLEKÇESİ VERECEK
Özçimen, “Özellikle ‘Cennet Mahallesi’ ve ‘Gönülçelen’ dizilerinde Romanlar doğru yansıtılmıyor. Bu iki dizi hakkında halkımızdan gelen şikâyetler sonrası biz de dernek olarak harekete geçtik. Şimdilik şikâyet dilekçesi vereceğiz ama önümüzdeki dönemde avukatlarımız aracılığıyla farklı girişimlerde bulunacağız” diye konuştu.
Çiçek Satışlarını Patlattı
Cumartesi, 10 Nisan 2010 11:28
Gönülçelen dizisinde roman bir çiçekçi kızı canlandıran Tuba Büyüküstün 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde İstanbul’da düzenlenen etkinliklere katıldı.Romanların büyük ilgi gösterdiği Tuba Büyüküstün hayranlarıyla bol bol sohbet edip resimler çekildi.Roman vatandaşlar Gönülçelen dizisini beğenerek izlediklerini Tuba Büyüküstün’ün kendilerine çok benzediğini belirtirken dizi ile birlikte çiçek satışlarında da büyük artış olduğunu söylediler
Tuba Büyüküstün'ün Karakterindeki Değişiklik
Cumartesi, 10 Nisan 2010 09:41
Cuma günlerinin reytinglerini kıran Atv'nin Gönülçelen dizinsinde güzelliği ve oyunculuğu ile sevilen karakteri Tuba Büyüküstün Sabah gazetesinde yer alan habere göre Büyüküstün " Ne kadar engellemeye çalışsamda diziden parçalar özel hayatıma girmeye başlıyor. Artık bakıyorum bazı özel anlarımda Hasret gibi tepkiler verip, devrik cümleler kuruyorum" dedi.
Tuba Büyüküstün'den Milyon Dolara Hayır
Cuma, 09 Nisan 2010 06:18
Tuba Büyüksütün'ü de deodorant reklamında oynatmak istediler ancak...
Beren Saat'in bir deodorant firmasının yüzü olması diğer markalara ilham verdi. Tuba Büyüküstün'ün peşine düşen yetkililer, oyuncudan 'hayır' yanıtı aldı.
Milyon dolarlık ücretler
Son dönemin en popüler isimlerinden Beren Saat ile Tuba Büyüküstün arasındaki rekabet firmalara da sıçradı! Geçtiğimiz ay Beren'i reklam yüzü yapan bir deodorant firması, rakip markaları harekete geçirdi.
Beren Saat'in rol aldığı reklamlara karşılık tanıtımlarında Tuba Büyüküstün'ü oynatmaya karar veren firma yetkilileri, birbiri ardına güzel oyuncuya teklif götürdü. Reklam anlaşması karşılığında 2 milyon doları bulan ücretin bile önerildiği iddia edildi.
Ortadoğu yıldızı
Ancak Tuba Büyüküstün, Beren Saat'in hemen arkasından benzer bir ürünün reklamında boy göstermek istemediği için şimdilik teklifleri geri çevirdi. Bu arada Ortadoğu'da bir parfüm reklamında Kıvanç Tatlıtuğ ile rol alan güzel oyuncu, Arap ülkelerindeki ürün satışlarını kısa süre içerisinde arttırmayı başardı.
Beren ile Tuba yine karşı karşıya geldi
Güzel oyuncu Beren Saat, geçtiğimiz günlerde bir deodorant firmasının reklamlarında oynamıştı.
Cansel Elçin Röportajı
Salı, 06 Nisan 2010 15:57
Açıkçası, ben Cansel Elçin’in 30 yıl Fransa’da yaşadıktan sonra transfer ettiğimiz bir oyuncu olduğunu bilmiyordum. Bunca yıldan sonra döndüğünü öğrenince, “Delirmiş bu!” dedim. Hikayesini merak ettim, karşısına dikildim...
* Hayatınızın kaç yılını Türkiye’de geçirdiniz?
- 6.
* Kaç yaşındasınız?
- 36.
* Hayatının 30 yılını yurt dışında geçiren biri Türk müdür, yabancı mıdır?
- Bu kadar uzun süre yurtdışında yaşayınca, kimlik karmaşası yaşıyorsun, bunalım takılıyorsun, tam olarak nereye ait olduğunu bilmiyorsun ama sonra bir gün, bir ampul yanıyor kafanda: İki kültür arasında kalmayı bir eksiklik değil, avantaj olarak görüyorsun, “Ben iki kültüre de aidim” diyorsun. Ben hem Türkiye’de yaşayan bir Fransızım hem de Fransa’da yaşayan bir Türk...
* Hikayeniz nerede başlıyor?
- Tire’de. İzmir- Tire. 30 bin nüfuslu küçük bir köy. Egeliyiz biz. Tipik Egeli aile. Küçüklüğüm çok güzel geçti. Şanslı bir çocukluk. O yüzden enteresan gelmeyebilir anlattıklarım...
* Niye öyle söylüyorsunuz?
- E çünkü siz, hikaye peşindesiniz! Mutlu insanların da, maalesef hikayeleri yavan oluyor! Ama yine de anlatayım: Babam terzi. Fransa’yı da seven bir adam. Biraz da maceracı. 64’te kalkıyor Fransa’ya gidiyor. Annem bana hamile kalınca, Tire’ye dönüyorlar, ben orada dünya geliyorum, bir de 8 yaş büyük abim var. O dönem, bana siyah-beyaz filmler gibi gelir. Semih Kaplanoğlu’nun “Yumurta” filmindeki ev, amcamların evi, biz de tam karşısında oturuyorduk, o mahallede büyüdüm. Babaannem büyüttü. Bayılırım ona. Hâlâ kokusunu, sıcaklığını, gülüşünü hatırlarım. Sabah yedi buçuk sekiz gibi okula giderdim, on iki gibi de dönerdim. Hemen babaannemle öğle uykusuna yatardım. Dünyada uykudan güzel ne var? Ben söyleyeyim, uykuya dalarken, “gu guuuuk guk- gu guguuuk guk” kumru sesleri duymak! Hâlâ kulağımdadır. Bugün bana sorsan, “Senin için huzur ne? Şefkat ne?” “Babaannemle kucak kucağa uyku” derim. Hep yaz, hep güzel havalar, zeytin kokan bahçeler, zeytin ağaçlarının gölgesi, hamak, güzel yemekler, zeytinyağ...
* E o güzelim Tire’yi bırakıp nasıl Paris’e gittiniz?
- Ben zorla gittim de, annem babam para kazanmak için gitti. İlkokul 1 ve 2’yi burada okumuştum, orada tekrar en baştan başladım. Sınıftaki en büyük çocuk bendim. Hiçbir şey anlamıyorum. Anlamadığım gibi, bir kültür şoku yaşıyorum. Herkes okula kot pantolonla geliyor. Karma okuyoruz. Bir de okul, akşam 5’e kadar sürüyor, “Bu ne ya!” oldum. Kumru sesleri, babaanne, uyku artık yok. Alışmak zor oldu.
* Hiç dışlanmadınız mı?
- Allah’tan Fransızlar hoşgörülü, Almanlar gibi ırkçı değiller. Yanımda oturan çocuk Kongoluydu, diğeri Cezayirli, öbürü Avustralyalı, Türk olmanın haber değeri yoktu yani. Yine de ben 13-14 yaşıma kadar içime kapandım. İletişim sorunları yaşadım. Hep geri dönmek istedim. Sonra bir gün, “Ya sen bir kendine gelsene” dedim, “Artık kabul et şunu, hayatın burada geçecek! Kendini bu fikre alıştırsan iyi olur. Adam gibi Fransızca öğren önce...” Ve inanır mısın, öğrendim. İyi notlar almaya filan başladım.
* Peki sonra ne oldu?
- Sonra ailemle yaşadığım o banliyöden Paris’e taşındım. Yaş 17-18. Ve kendi dünyamı yarattım.
* Okuyor musunuz o arada?
- Lisede dil ve edebiyat okudum. Sonra üniversiteye başladım ama 6 ay sonra sıkıldım. Para kazanmak daha cazip geldi. Abimle tekstil işine girdik, 90’lı yıllardı, import-export işinde iyi para vardı. Türkiye’den bir takım mallar getirip Fransa’da satıyorduk. Denizli’den havlu, bornoz, çarşaf, Bursa’dan tekstil... Fransa, cazip bir tüketici platformdu, Cezayir ve Uzakdoğu’ya açılıyordu. Getirdiğimiz şeyleri, büyük zincir mağazalara satıyordum, sonra da gidip bakıyordum, o çarşafı kimler alıyor, müşteri profili nasıl, bu insanlara daha ne getirsek gider. Çok tecrübe kazandım o işten. Ama sonra, ondan da sıkıldım. Para kazan kazan da nereye kadar? Kesmedi sadece para kazanmak. Boşluk hissettim. Hayat boyu tekstille mi uğraşacaktım? Tiyatro derslerine yazıldım. Akşamları gidiyordum. Derken dört senelik bir tiyatro okuluna girdim. Hayatım tiyatro oldu...
* Paranız vardı anlaşılan...
- Yok hayır, sadece abimle tekstil işi yaparken vardı, sonra beş parasız kaldım. Küçük işler yapmaya başladım.
* Ne demek küçük işler?
- Ara işler yani. Krepçide krep yaptım, garsonluk, barmenlik, sonra Ritz’te şoför olarak çalıştım, özel şoförlük de yaptım. Bir taraftan da tiyatro okuyordum, dizilerde oyunculuk, reklam oyunculuğu, önüme ne geliyorsa yaptım...
* Size ne kattı 30 yaşına kadar Fransa’da yaşamak...
- Ben özgür bir adam oldum! Orada içime işledi özgürlük. Sonra tolerans, sonra önyargısızlık kazandırdı bana orada yaşamak. Kimseyi yargılamam. Anlamaya çalışırım. Olduğu gibi kabul etmeye gayret ederim. Fransız eğitimi biraz öyledir. Bir haftalığına bir yere gidersin, kimsin, nesin, nereden geldin, nereye gidiyorsun, ne iş yaparsın, kaç para kazanırsın ilgilenmezler bile. Bu açılardan medeni tabii. Bir de konforuna alışıyorsun, şöyle ki karşıdan karşıya geçerken genellikle ölmezsin, kırmızı ışıkta durur insanlar, kuyruğa girmeyi bilirler, sanata, sinemaya filan saygı duyarlar. İçinde temel bir estetik duygusu oluşur. Her şeye ulaşabilirsin, istersen golf de oynayabilirsin, varlıklı olman gerekmiyor, canının istemesi yetiyor. Türkiye’de olan hiyerarşik sosyal yapı orada yok. “Paran yoksa sen bir hiçsin!” yok Fransa’da, burada öyle...
* Hâlâ orada mı sizinkiler?
- Evet, evet. Ben hariç herkes orada. Abim bir Meksikalı kızla evlendi, üç tane çocuğu var. Fakat şimdilerde tuhaf bir şey oldu, Fransa’ya gidince İstanbul’u özlüyorum, yüreğim sızlıyor, öyle bir özlemek ve geri dönüyorum.
* Konumuzla hiç alakası yok ama aklıma takıldı işte, siz çok mu iyi krep yaparsınız?
- Evet çok güzel yaparım. Ama siz evde aynısını yapamazsınız. Zordur iyi krep yapmak, özel malzeme ve marifet gerekir!
* Özel olarak yetenekli bir adam mısınız?
- Bilmiyorum bunun cevabını. Ama benim hayatla alakam var. Derin bir bağım var. Yaşamayı seviyorum. Meraklı biriyim, her şeyi denerim.
* Kadınlarla ilişkiniz?
- 7 yaşında Tire’de bir kızın elini tuttum, aşıktım çünkü. 11 yaşında Fransa’da bir kızı dudaklarından öptüm, yine aşıktım. 17 yaşında filan da bir Fransız kızla seviştim, yine aşk. İyidir kadınlarla aram. Çok uzun sürer yalnız ilişkilerim. Üç sene, beş sene...
* Türk kızları ile Fransız kızları arasında ne fark var?
- Yaklaşım farkı var...
* Nasıl yani?
- Burada ya paralı olacaksın, ya şöhretli ya da iyi bir aileden geleceksin. Oysa Fransa’da “sen” önemlisin, senin kişiliğin önemli, kendin yani, babanın parası, oynadığın rol, soyadın değil. Paris’te “kiosque”ta gazete satan biri olabilirsin ama o işi part time yapıyorsundur, ne bileyim aynı anda bir üniversitede doktora öğrencisisindir, ya da muslukçusundur, ya da haftada iki saat ek gelir için çimleri kesiyorsundur, barmenlik yapıyorsundur...
* Bizim kızlar da bu işleri yapanlara yüz vermezler...
- Deli misin? Vermezler tabii. Ama Fransa’da bir lise hocası, pekala bir marangoza aşık olabilir, evlenebilir, çoluk çocuğa karışabilir. Çünkü o marangozla o öğretmen, müşterek bir kültürü paylaşabilir. Marangozdur ama kültürlüdür. Bizde bu tür şeyleri de göremezsin, gerçi bunun sebeplerinden biri Türkiye’nin üçüncü dünya ülkesi olması. Fransa’nın ekonomik şartları iyi, kişi başına düşen milli gelir bize göre yüksek, o yüzden insanların statüleri ilişkilerine yansımıyor. İşsizlere bile işsizlik parası veriliyor. En kötü durumda bile “insan” gibi yaşayabiliyorlar. Tabii o zaman öncelik para kazanmak olmuyor, “Mutlu olabilmek için ne yapmalı?”nın peşine düşüyorlar. Sadece para kazanarak mutlu olabilmenin mümkün olmayacağını biliyorlar. Tabii bir şey daha var, adamın kira problemi yok, yiyecek problemi yok, açlık sınırında yaşamıyor, “Sokaklarda sürüneceğim” endişesi yok, o zaman onun çok paraya da ihtiyacı yok. İşini yapıyor, geri kalan zamanda “Mutlu olmak için ne yapayım?” diye düşünüyor. Bizim ülkemiz henüz bu durumda değil. Bu da tabii kadın-erkek ilişkilerine kadar her şeye yansıyor.
* Pardon, bu arada siz hangi akla hizmet Türkiye’ye geldiniz?!
- Kader galiba. Tiyatro okulunu bitirdikten sonra “118 No’lu Hücre” isimli bir oyunda oynadım. Çok ses getirdi. Çok başarı kazandım. Ve o oyun sayesinde, cast ajansları benimle ilgilendiler, diziler ve reklamlarda oynadım, hatta Zidan’la bir reklamım var. Madrid’de çekildi. Türkiye ile ilk temasım Ferzan Özpetek’in “Harem Suare” filmiyle oldu, onda da kamera arkasında çalıştım, Fransızlara oyuncu koçluğu yaptım. Sonra tekrar Fransa’ya döndüm. Bir süre sonra Tomris Giritlioğlu aradı, “Yüzbaşı Cemal” rolü için. Ayvalık’ta bir roldü, “İyi peki” dedim. Ben iki ay kalıp Fransa’ya geri döneceğimi zannediyordum. Ama sonra “Hatırla Sevgili” oldu. Arkası da çorap söküğü gibi geldi. Şimdi “Gönülçelen”deki piyanist akademisyenim. Fark ettim ki ben burada mutluyum. Kaldım...
Bana dublaj yapılması sinirimi bozuyor. Bütün arkadaşlarım, hatta dublaj yapan çocuk bile “Kendin seslendirmelisin abi” diyor. Tamam başta Türkçem düzgün değildi ama şimdi düzeldi...
ELİME PARA GEÇİNCE NE Mİ YAPARIM?
Film çekerim. Pek çok kısa film çektim. Engelliler üzerine bir kısa metraj filmimle festivallere katıldım. Derken uzun metraj çektim: “Kampüste Çıplak Ayaklar.” Hayat tecrübesi olmayan, ayağı daha yeni yere basan, genç insanların hikayesi. Mayıs’ta DVD’si çıkacak...
NEYE Mİ İNANIRIM?
İnsanın çok fena bir yaratık olduğuna. Gerçekten öyle. Patetik. Ve zavallı. Bir kere özgür değil, keşke hepimiz özgür olabilsek..
Tuba Büyüküstün'e Bravo!!!
Çarşamba, 31 Mart 2010 05:37
Şöhreti bulan herkes giyime, kuşama milyonlar harcarken, Tuba Büyüküstün, farklı bir şey yaptı.
atv'de ekrana gelen Gönülçelen dizisinin yıldızı Tuba Büyüküstün'ün ressam Fikret Otyam'a ait bir tablo satın aldığı haberleri basında yer almıştı. Sabah gazetesi televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ, Büyüküstün'ün parasını sanata yatırmasını köşesinde yorumladı:
"Ne güzel... Genç bir oyuncunun, diziden kazandığı parayı sanat eserlerine yatırması... Tuba Büyüküstün, "görür görmez aşık olduğu" bir Fikret Otyam tablosuna tam 30 bin lira vermiş. Bizler ne yazık ki yeni yetme pek çok sanatçının giyimine-kuşamına milyonlar harcamasına alışkınız. Koca koca ciplere binerler, İstinye'de ellerinde alışveriş poşetleriyle magazin kameralarına konuşurlar. Aralarında, banyosundaki tuvalet kağıdı tutacağını Swarovski taşla bezeyen bile var. "Swarovski"yi hepsi ezbere bilir de, çoğu "Fikret Otyam" dediğinizde bön bön bakıp, "Yeni bir modacı mı acep?" diye düşünür. Tuba iyi bir iş yaptı. En azından sadece magazin sayfalarını okumakla yetinenlere Fikret Otyam adında bir ressamımız olduğunu öğretti."
Tuba Büyüküstün Çok Şaşırttı
Kazandığını sanata yatırıyor
BÜLENT CANKURT/SABAH
Tuba Büyüküstün, sergide gördüğü Fikret Otyam'ın Çıldır Gölü civarındaki köylüleri tasvir ettiği tabloya aşık oldu ve satın aldı!
GALERİDE GEZERKEN GÖRDÜ
'Gönülçelen' tablo! Tuba Büyüküstün, kazancını sanata yatırıyor. Ünlü oyuncu, önceki gün 'Gönülçelen' dizinin çekimlerinin yapıldığı Nişantaşı'ndaki City's alışveriş merkezine gitti. AVM'deki Toprak Sanat Galerisi'ne uğrayan Büyüküstün, ünlü ressam Fikret Otyam'ın eserlerinin bulunduğu sergiyi gezdi.
30 BİN TL ÖDEDİ
Büyüküstün, ünlü ressamın Çıldır Gölü civarında yaşayan köylülerin hasta taşımasını tasvir ettiği 145X100 cm ebadındaki tablosuna ise hayran kaldı. Eserin başında dakikalarca zaman geçiren Büyüküstün, tabloyu hemen satın aldı. Yetkililer, ünlü oyuncunun eser için ödediği bedeli açıklamazken Büyüküstün'ün tabloya 30 bin TL ödediği öğrenildi.
ULUÇ ÖVMÜŞTÜ
Hıncal Uluç, Otyam'ın Çıldır Gölü etrafındaki hayatı anlattığı tablo için 'başyapıt' ifadesini kullanmıştı.
KAZANDIĞINI SANATA YATIRIYOR
atv'nin sevilen dizisi Gönülçelen'de Hasret karakteriyle başarılı bir oyunculuk sergileyen Tuba Büyüküstün'ün kazandıklarının bir kısmını sanata yatırdığını duyuyordum, doğruymuş. Büyüküstün'ü önceki gün City Nişantaşı'ndaki Toprak Sanat Galerisi'nde gördüm. Büyüküstün, geçen hafta yeni eserlerini sanat tutkunları ile buluşturan ünlü ressam Fikret Otyam'ın 145X100 cm. ebadındaki başyapıtını satın aldı. Bu eseri ünlü gazeteci Hıncal Uluç da çok beğendiğini köşesinde yazmıştı. Uluç'tan etkilenip etkilenmediğini bilmiyorum ama bu eser artık Büyüküstün'ün evinin duvarını süsleyecek..
Gönülçelenin Reytingi Herkesi Memnun Etti
Pazar, 28 Mart 2010 08:44
26 Mart Cuma günü ekranların sevilen dizisi Gönülçelen AB grubunda %8,89 izlenme oranı ve %21,91 izlenme payına ulaşarak reyting zirvesinde yer aldı. Böylece en çok izlenen 100 proğram içinde 1. sırada olmayı başardı. 5. Bölümde Murat ve Hasret'in arasında yaşanan olaylar ve final sahnesi ile milyonları ekrana kilitledi.
|